– İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun yol haritası oldukça açık. Yeniden belediye başkanı seçilmek, İstanbul’un sağladığı popülarite ve maddi güçle beraber 2028 yılında yapılacak seçimlerde muhalefetin cumhurbaşkanı adayı olmak. Bu uzun zamandır belli olan ve üzerinde çalışılmış bir plan.
– İmamoğlu’nun İstanbul’u kazanıp, 2028 Cumhurbaşkanı Adaylığı planını yerine getirebilmesi iki koşula bağlı. Birincisi İYİ Parti tabanının kendisine oy vermesi, diğeri de DEM Parti’nin İstanbul için vereceği karar. DEM Parti, pazarlık sürecindeki gelişmelere göre İstanbul’da hiç aday çıkarmayabilir, zayıf aday çıkarabilir ya da gerçekten oy alabilecek kuvvetli bir aday çıkarabilir. Kulislerde CHP ile anlaşma olmazsa DEM Parti’nin Başak Demirtaş’ı aday gösterebileceği konuşuluyor.
– CHP ve DEM Parti arasındaki ilişkilerde görünür bir gerginlik var. Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin, il kongresi için DEM Parti’ye salon vermemesi büyük bir sıkıntı yarattı. DEM Parti’nin, Antalya’da bulabileceği en güçlü adayı çıkaracağı kesin. Antalya için çok öfkeli olmalarına karşın DEM Parti Eş Başkanı Tuncer Bakırhan, “Genel merkezleriyle görüşeceğiz” diyerek CHP’ye yine açık bir kapı bıraktı.
– CHP Genel Merkezi açısından da durum karışık. Genel Başkan Özgür Özel’in yeni bir kurultay baskısı olmadan koltuğunda oturabilmesi için 31 Mart seçimlerinde İstanbul, Ankara ve İzmir’i kaybetmemesi lazım. Bu tek başına yeterli değil, Özel’in partideki çift başlılık görüntüsünü de sona erdirmesi lazım. İzmir adayının halen belirlenememiş olması, Özel ve İmamoğlu arasında görüş ayrılığı olduğu yolunda kulislerde konuşulanlar, Kılıçdaroğlu’nun, Deniz Baykal’ın bile yapmadığını yapıp, ikinci bir genel merkez havasında tuttuğu ofis, kullandığı CHP 7. Genel Başkanı ünvanı hepsi birer dert. Bu dertler, oy oranı olarak 2,5 kat daha büyük bir parti olan CHP’yi, DEM’e daha da fazla mecbur ediyor. CHP tabanının, DEM ile bu kadar yakınlaşma konusundaki çekinceleri, tavandaki bu hesaplar yüzünden karşılık bulamıyor.
– Satranç masasının CHP tarafında bunlar yaşanırken Cumhur İttifakı tarafında Murat Kurum var. Murat Kurum, bakanlık döneminde siyasetten çok iş yapma peşinde olan bir isim olarak hafızalarımıza kazındı. İmamoğlu yeniden başkan seçilirse, görev süresi dolmadan başkanlıktan 2028’de cumhurbaşkanı adaylığı için istifa etmek zorunda kalacak. İki adaydan birisi için İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı nihai amaç, diğeri için atlama tahtası. Seçmen nezdinde bunun bir karşılığı olacak mı, birlikte göreceğiz.
– Muhalefet seçmeni için bugüne kadarki seçimlerde en büyük motivasyon hep “Erdoğan kazanmasın” olmuştu. Erdoğan, Cumhurbaşkanı olarak girdiği son seçimi de kazandı. Şimdi başka motivasyonlar söz konusu olabilir. Mesela beklenen Marmara depremi sonuçlara diğer seçimlerden daha fazla etki edecek gibi. Bilim insanları İstanbul için sürenin dolduğunu söylüyorlar. Kurum, seçimlere hem merkezi yönetimin desteğini alarak hem de deprem ve kentsel dönüşüm konusunda çok çalışmış bir isim olarak girecek.
– İstanbul’daki iki aday arasında dikkat çeken bir diğer fark, duruşları. İmamoğlu’nun katıldığı Sözcü TV yayınındaki mağrur ve kaşları kalkık hali, kendisine destek veren medyadan da eleştiri aldı. Başlangıç sıcaklığını kaybetmek, değişmek, polemik başarısıyla kapatılabilir mi onu seçim döneminde sahada göreceğiz. Murat Kurum bugüne kadar ciddi ama tevazusu belli bir portre çizdi. Saha çalışmalarında iki adayın da sadece destek verenlerle değil, protesto edenlerle de karşılacağını düşününce, ortaya garip bir manzara çıkıyor. İmamoğlu bu tür çıkışlara alışkın, Murat Kurum da deprem bölgesinde büyük acıların olduğu dönemde sahadaydı. Halkla ilişkiler tecrübesi sandığımızdan daha fazla yani.
– Sonuç olarak adaylar yarışacak, İstanbul kazanacak tarzı bir sloganla izlenemeyecek bir seçim süreci yaşayacağız. Sonuçlar, CHP ve İmamoğlu’nun 2028 Cumhurbaşkanı Adaylığı hedefi açısından çok daha belirleyici olacak. CHP’nin ilçe başkan adayları ve belediye meclis üyeleri açıklandığında DEM Parti’nin istediklerini alıp alamadığı üzerinde de tartışmalar yaşanacak. İktidar açısından seçim sonuçları siyasi değil moral sonuçları etkileyecek.
Bu tablo en çok DEM’in elini güçlendiriyor. İstanbul seçimleri bugüne kadar parti amblemine oy verme alışkanlığı olan seçmenlerin bu kez kime oy verdiklerine bakmaları gereken bir noktaya evrilebilir yani…
İran cumhurbaşkanı ve 2. İsrail…
İran Cumhurbaşkanı Reisi, İran Ulusal Muhafızları Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani’yi anma etkinliğinde yaşanan terör saldırısının ardından uzun bir konuşma yaptı.
Konuşmada iki unsur oldukça dikkat çekici. Bunlardan biri, DAEŞ’in, İsrail tarafından kurulduğuna dikkat çekilen bölüm.
Bana göre Reisi’nin konuşmasının en dikkat çekici bölümü “ABD’nin bölgede başka bir siyonist rejim kurma planı Hacı Kasım ve direniş güçleri tarafından engellendi” dediği cümle.
İran Cumhurbaşkanı’nın “Başka bir siyonist rejim” diye tanımladığı ikinci İsrail yaratma projesini biz daha önce de duymuştuk.
Terör örgütü lideri, İmralı’daki sorgulama sırasında verdiği ifadede Irak’ın kuzeyinde yeni bir İsrail kurulduğundan söz etmiş, hatta Türkiye ile beraber engelleyebilceklerini söylemiş, mahkeme safhasında da zaman zaman bu konu üzerinde durmuştu.
Aradan 25 yıl geçti, terör örgütü bugün bölgede ABD’nin silahlı gücü durumunda, terörist başının ABD planının uygulayıcısı olarak tasvir ettiği Barzani Ailesi’nin yerini PKK’nın Suriye kolunun tepesindeki Mazlum Abdi aldı, yanına da Irak Kürdistan Yurtseverler Birliği’nden Bafıl Talabani iliştirildi. ABD’nin bölgesel planlarına dair İran ile Türkiye’nin okumaları büyük oranda aynı.
Bu ortak okumaya rağmen, terör örgütünün başta Urumiye olmak üzere İran topraklarında bulduğu desteği birilerinin açıklaması gerekiyor.