Mine Özdemir Güneli – Dünyada birçok üniversitede derse katılım rekor düzeyde düştü. Bu durumun ortaya çıkmasında Kovid-19 pandemisinden sonra uzaktan eğitime geçilmesiyle derslere devam zorunluluğunun ortadan kalkması, öğrencilerin iş hayatına atılmaları, ekonomi ve sağlık sorunları yaşamaları etkili oldu. Türkiye’de de durum farklı değil. Pandemi ve 6 Şubat 2023’te yaşanan Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından 2 yıldan fazla süredir uzaktan eğitim alan öğrenciler, artık yüz yüze eğitimlere katılmak istemiyorlar. Öyle ki hiç üniversiteye gitmeden mezun olacaklar var. Bu durumun nedenlerini Eskişehir Osmangazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi (İİBF) İşletme Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Behçet Yalın Özkara’ya sorduk.
‘Büyük düşüş yaşandı’
Akademiklink YouTube kanalında hazırladığı videolarla öğrencilerin ve akademisyenlerin nabzını tutan Özkara, derslere gelen öğrenci sayısında ciddi anlamda bir düşüş olduğunu doğrulayarak, “Tüm Türkiye’deki iyi üniversitelerde bile büyük oranda bir düşüş olduğunu düşünüyorum. İktisat, işletme gibi bölümlerde öğrencilerin derslere katılmama oranları daha yüksek. İİBF’de tahminim her yerde çok büyük düşüş olmuştur” diye konuştu.
‘Geri döndüremedik’
Gençlerin kampüse gelmemesinin arkasında iki neden olduğuna dikkat çeken Doç. Dr. Behçet Yalın Özkara, bu konuda şu bilgileri verdi: “İnternette çok zengin kaynak olanağı var. Öğrenci, İngilizce biliyorsa üniversiteden çok daha fazlasını internette öğrenebileceğine inanmaya başladı. Bazı bölümlerde öğrencilerin üniversite diplomasıyla iş bulabileceğine inancı çok azaldı. Bu iki durum birleşince birçok öğrenci artık üniversitede derslere gelerek bir şey öğrenebileceğine inanmadığı için hızlı düşüş yaşıyoruz.” Derslere gelmeyen öğrenci sayısı artınca hocaların da öğrencileri ister istemez geçirmeye başladığını belirten Özkara, “Hiç üniversiteye gelmeden neredeyse bütün derslerini geçmiş ve diplomasını alacak öğrenciler var. Örgün öğretim ama açık öğretim gibi okuyor aslında gencimiz” dedi.
Kampüsten uzaklaşan gençlerin yüz yüze eğitime geri döndürülemediğini kaydeden Özkara, bu konuda atılması gereken adımları şöyle sıraladı:
■ Araştırmacı ve öğretici ayrımı net yapılmalı. Öğrenciye internette olmayan, piyasaya ilişkin bilgileri verebilecek hocaları üniversiteye katmalıyız.
■ Araştırmacı hocalar, öğrencilerin internetten elde ettikleri bilgiler ile kendi araştırma konularıyla ilgili takıldıkları yerlerde onlara yol göstermeliler.
??Teknoloji bu kadar ilerlerken üniversite eğitimimiz geride kalıyorsa, belli ki bir dönüşüm gerekiyor. Bu dönüşümü üniversiteler yapamazsa zaten gençler yapıyorlar. Derslere gelmiyorlar, başka yollardan eğitimlerini tamamlayıp iş buluyorlar.
‘İş tecrübesi daha önemli’
İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’nde son sınıfa giden bir öğrencinin anlattıkları ise durumun vahametini ortaya koyuyor. Pandemi başladığında lise son sınıfa giden öğrenci, uzaktan eğitim sürecinde üniversiteye adım attığını, 2. sınıfın 2. döneminde geçilen yüz yüze eğitime deprem nedeniyle ara verildiğini, artık son sınıfta olduğunu ve neredeyse hiç üniversiteye gitmeden bu yıl mezun olacağını kaydetti.
Yazın başladığı işe devam ettiğine dikkat çeken öğrenci, “Devam zorunluluğu olmadığı için üniversiteye gitmiyorum. Online eğitimle dersini aldığım, daha sonra hiç yüzünü görmediğim hocalarım var. İş tecrübesi kazanmam akademide aldığım eğitimden daha önemli. Kampüse gitmek zor geliyor” dedi.