Zeynep Dilara Akyürek / Milliyet.com.tr – Her genç kızın, kendi ayakları üzerinde durduğu güçlü bir yaşama sahip olmak, büyük hayallere ulaşmaktaki en önemli adımlardan olabilir. Başarılı bir eğitim hayatı, kaliteli bir çevre ve hatırı sayılır bir kariyer hedefi, Gamze Uygun için hep çalışmak ve çabalamakla geçen yaşam yolcuğunun bir parçasıydı. Gamze’nin henüz tanıyamadan kaybettiği dedesinin başına gelenler, onun meslek seçimindeki kararlılığını yıllar sonra öğrendiği gerçekle iyice perçinledi. Talihsiz bir trafik kazası dedesini hayattan koparsa da, torununu hakkını savunmak üzere Sakarya Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ne götürdü. Genç kızın eğitim hayatı boyunca aklından hiç çıkarmadığı dedesi ve 4 yıl süren üniversite yıllarında babasının yaşadığı hastalık, onu hiç yıldırmadı. Gamze okulunu bitirmek için hasta köşelerinde, yolda ve hocalarının desteğiyle okulundan kilometrelerce uzakta çalıştı. Sonunda da başardı, yüksek bir ortalamayla hukuk fakültesini 1’incilikle bitirdi. Ancak Gamze’nin yolculuğu henüz bitmiş değildi!
DEDESİNİN BAŞINA GELENLERİ YILLAR SONRA ÖĞRENDİ
“Başlamak bitirmenin yarısıdır” atasözleri arasında belki de motivasyon sağlamak için en güçlüsü olabilir. Şairler şehri Kahramanmaraş’ta doğan ve Türkiye’nin Yedi Güzel Adam’dan biri olarak tanıdığı Yazar Rasim Özdenören, “Öyle, başlamak bitirmenin yarısıdır. Çünkü başlama vakti gelinceye değin belli bir mesafe kat edilmiştir. Hayaller kurulmuş, tasarılar yapılmıştır” diyor. Bu sözler belki de çok erken yaşlarda hukuk okumayı kafasına koymuş ve yaşanan tüm acılara rağmen bir an olsun vazgeçmemiş Gamze Uygun’u anlatmak için manidar olabilir. Çünkü henüz kendisi doğmadan başlayan hikâyesi, dedesinden mirastı. Gamze ise mirasını 1’incilikle taçlandırmayı seçti! Gamze kendisi doğmadan 25 yıl önce yaşananları şöyle aktarıyor:
“Dedem 1986 yılında, trafik kazasında hayatını kaybetmiş. Bir kamyonetin altında kalıyor, oraya 2 gün jandarmalar da gitmiyor kamyonet de kaldırılmıyor. Kamyonettekiler de can havliyle kendilerini kurtarmak için kaçtıklarından dedem akıllarından çıkmış. Kaza, Marmara Adası’ndan dönüşte Bandırma civarında oluyor. Uzun yıllar geçiyor, dava edilmiyor ve araştırılmıyor. Anneannem bunlar üzerine felç geçiriyor, 5 çocuğuyla tek başına kalıyor ve onları büyütüyor. Annem de o zamanlar 15 yaşında olduğundan diğer kardeşlerine bir nevi annelik yapıyor. İstanbul’a geliyorlar ve burada yaşam mücadelesine devam ediyorlar.”
GAMZE’Yİ HUKUK OKUMAYA ÇEKEN GİZEMLİ GÜÇ
Dedesinin yaşadığı talihsiz kaza ve ailenin derinden yara almasına neden olan kayıp, Gamze’nin büyüyünceye dek pek de haberdar olmadığı bir hikâyeydi. Ancak ortaokul çağlarından itibaren onu hukuk okumaya iten bir güç vardı. Bunun için her gün artan isteği, onu yılmaz bir savaşçı yapmıştı. Gamze gerçekten de bir savaşçıydı çünkü öğrencilik hayatını boyunca yaşadığı pek çok dönüm noktası vardı. En önemlisi de babasının kanser olmasıyla, yoğun bakım ünitesinde ders çalışmasıydı.
Gamze, onu mezun olduğu Sakarya Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ne götüren yolu, “Hukuk okumaya karar verdiğimde ortaokuldaydım. Liseyi İstanbul’da, Asım Kibar Mesleki Ve Teknik Anadolu Lisesi’nde okudum. Ancak orası turizm lisesiydi ve puanı düşüktü. Bense hukuk okumak istiyordum, okuduğum okul bana uygun değildi. Ben de Pendik Yunus Emre Mesleki Ve Teknik Anadolu Lisesi’ne geçtim. Orada adalet bölümünü seçtim. Artık okuduğum okul hayallerime daha yakındı ve 4 yılın sonunda adaleti bitirdim. Mezun oldum, 432 bin sıralama yapmıştım. Yani hukuk barajına bile yaklaşamadım. Daha sonra hukuk okumaya kararlı olduğumdan, 1 sene daha çalıştım ve sıralamamı 21 bine çektim. Yemek, su ve tuvalet molası hariç hep ders çalışmıştım. O sene Sakarya Üniversitesi’nin sıralamasını tutturuyordum. Ancak beklenmedik bir şey oldu ve üniversitenin sıralamaları, 25-26 binden, 17 bine çekildi. Ben Necmettin Erbakan Üniversitesi’ni kazandım. İlk sene yatay geçiş için hazırlandım ve 1 sene çok çalıştım. Sonuçta 4 üzerinden 3.92 ortalama yaptım. Böylece Sakarya Üniversitesi’ne geçiş yaptım. 2’nci seneden mezun olana kadar Sakarya Üniversitesi’nde devam ettim” diye anlatıyor. Ancak 1’incilik yolundaki zorlu süreç neredeyse daha yeni başlıyordu.
‘DERECE YAPACAĞIM ANLAŞILDIĞINDA BABAMIN HASTALIĞINI ÖĞRENDİK’
Her geçen gün, çaresiz kalanların yanında olmak için ağır ceza avukatı olma hayaline daha da yaklaşan Gamze, mezun olmasına 2 yıl kala babasının ileri evrede kanser hastası olduğunu öğrenmişti. Hayalleri ve babası arasında gidip gelen zorlu yolda hem babasına bakmak, hem de babasının da en az kendisi kadar çok istediği okulundan mezun olmak için yoğun bakım ünitelerinde ders çalışıyordu. Çünkü Gamze’nin hayallerinde ‘zorda kalanların ellerinden tutmak’ da vardı.
Gamze o günleri, “3’üncü sınıfın başında babamın hastalığı ortaya çıktı. Aynı dönemde artık benim de derece yapacağım anlaşılmıştı. Ancak babamın akciğer kanseri olduğunu öğrenmek bana ve aileme yeni bir dönemin başlayacağı konusunda net bir işaret vermişti. Üstelik babamın hastalığı 3’üncü evredeydi yani bayağı ilerlemişti. Annem çalışıyordu, ablam evliydi ve bir tek ben babama bakabilirdim. Okula gidemedim, arkadaşlarım destek oldu. Ancak hâlâ nasıl olacak bilemiyorduk. 1 dönem okula gidemedim. Sadece sınavlara gittim, ne olursa olsun çok çalışıyordum ve o da başarıyla tamamlanan bir dönem oldu. Babam da bu sırada çok ısrar etti. Ben ‘Okulu bırakayım’ desem de o bana ‘Ben iyileşeceğim, sen de okulu bitireceksin. Bırakırsan devamı gelmez’ dedi. Hastane kafelerinde, yoğun bakım ünitelerinde ben hep babamın yanında ders çalıştım. Babam kemoterapi görürken ben ders çalışıyordum ama başardım” sözleriyle anlatıyor.
YOLUN SONU 1’İNCİLİK, YOLUN SONU AYDINLIK!
Gamze öğrenciliği boyunca hiç umutsuzluğa kapılmadan hayalleri için kanat çırpmaya devam etti. Onu hayallerindeki bölümden mezun eden hocaları, aynı derslere çalıştıkları arkadaşları Gamze’nin zorlu yolunda hep destekçi oldular. Ancak herkesin hayatında iz bırakan birileri hatta bir öğretmeni olurdu. Gamze de kendisine çok destek olan bu eğitimciyle, üniversitede tanışmıştı. Yolun sonundaki 1’incilik için genç hukukçunun en büyük destekçisi Dr. Irmak Koruculu oldu. Irmak Hoca’nın öğrencisi bugün okulunda yüksek lisansına devam ediyor. Gamze’nin babası ise hastalığı stabil seyretse de bugün daha iyi. Gamze’nin sözlerini sonlandırmadan önce bir de teşekkürü var:
“Okuldaki hocalarımızın hepsi çok değerli. Derslere katılmamamdaki sebebi bilerek bana destek oldukları için çok teşekkür ederim. Cezaya olan ilgimden belki de, ceza hocam olan Dr. Irmak Koruculu ile aramızdaki bağ çok farklıydı. Dr. Irmak Koruculu, bana çok destek oldu. Ceza hukukunu daha da çok sevdirdi ve ilgimi pekiştirdi. Birlikte ceza infaz kurumlarına gittik. Beni hep yönlendirdi. Bütünleşik yüksek lisans imkanı vardı, ortalamam yüksek diye onu yapmaya hak kazandım. Irmak Hoca da danışmanım. Şimdi hâlâ yüksek lisansıma devam ediyorum. Babamın hastalığı da stabil şekilde devam ediyor. Ancak bugün daha iyi bir durumda.”