6 Şubat depremlerinde Hatay’da bulunan Hediye Demirkol, annesi ve kız kardeşi ile birlikte enkaz altında kaldı. 5 gün sonra ekiplerin çalışmasıyla kurtarılan Demirkol’un bulunduğu enkazın başında nişanlısı Muhammet Demirkol da endişe içerisinde bekledi. Demirkol ve kardeşi sağ kurtarılırken, annelerinin cansız bedeni çıkarıldı. Hediye Demirkol’un sağ kolu, kardeşinin ise 2 bacağı ampute edildi. Önce Adana’da tedavi altına alınan Demirkol ailesi daha sonra Zonguldak’ın Ereğli ilçesine yerleşti. Hayırseverlerin ve Kızılay’ın desteğiyle yeni evlerine yerleşen aile kentte yaşamaya devam ederken, Muhammet Yıldız ise Hatay’da kaldı.
Evlilik planları yapan nişanlı çift, durumlarını Kızılay Karadeniz Ereğli Şube Başkanı Kürşat Yağız’a anlatıp, destek istedi. Yağız’ın girişimiyle hayırseverler destek oldu ve başlatılan düğün hazırlıkları, dün düzenlenen nikah töreni ile tamamlandı. Davullu zurnalı gelin alma adetinden, çeyizinin taşınmasına kadar olan gelenekler de eksiksiz yerine getirildi. Genç çift, dün yakınları ve yardımseverlerin oluşturduğu konvoy ile Gülüç Belediyesi Nikah Salonu’na gitti. Çift buradaki düğün töreninde dünya evine girdi.
‘DEPREM BİZİM DÖNÜM NOKTAMIZ OLDU’
Geçen yaz düğün planladıklarını ancak tedavileri için ertelediklerini anlatan Hediye Demirkol, “Uzun bir hikayemiz var. Yaklaşık 4 senedir birlikteyiz. Deprem bizim dönüm noktamız oldu. Önceleri evlilik sürecini düşünüyorduk ama depremden sonra çok farklı boyuta geldi. Birbirimizden kopamadığımızı o zaman anladık. Düğünü erteledik. Deprem olmasaydı geçen yaz düğün olacaktı. Tedavi süreçleri oldu” dedi.
‘KÜS İKEN ÖLECEĞİNİ DÜŞÜNMEK BENİ DAHA ÇOK ÜZDÜ’
Nişanlısını enkazın başında beklerken küs oldukları için üzüntü duyduğunu söyleyen Muhammet Yıldız, İnsan sevdiğinden asla kopamaz. Depremin olduğu gün kendisiyle küstük. Küs iken öleceğini düşünmek bene daha da çok üzdü. Sürekli bunu düşünüyordum, kahroldum. Neden kavga ettiğimizi düşündüm. Demek ki iki günlük dünyaymış, kavga etmeye hiç gerek yokmuş. Depremde oturdukları bina yıkılmıştı. Yakınlarında bir tane park vardı. İnsanlar ateş yakmış duruyordu. Bir umut oradadır diye kendisini, annesini ve küçük kardeşini aradım. Kimseyi bulamadım. Enkaz başında gördüğüm tablo her şeyi anlamama yetti. Oradan birisinin çıkması imkansız gibi bir şeydi. Arkadaşlarım da bunu söylüyordu. İlk başta Hediye’nin ölmediğini söylüyordum. Boşuna ümitlenmememi ve durumu kabullenmemi söylediler. Sonuna kadar Hediye’nin yaşadığını düşünüyor ve inanıyordum. Sonra Hediye’nin sesini duyduk ve yaşadığını öğrendik. Tarif edilemez mutluluktu” diye konuştu. (DHA)